KÖTÜ MUAMELE NEDİR
Kötü muamele, kişilerin birbirlerine karşı merhamet ve acımayla bağdaşmayacak şekilde davranması sonucunda fiziksel, psikolojik veya duygusal anlamda zarar vermesi olarak tanımlanır. Kötü muamele kavramı bireyin kişilik haklarına, onuruna ve beden bütünlüğüne yönelik yapılan ”mağdurda duygusal bozukluğa sebep olabilecek” saldırıları kapsamaktadır. Özellikle aile birliğinde, eşler arasında yaşanan psikolojik baskı, fiziksel şiddet, sosyal olarak dışlama veya ekonomik baskı gibi durumlar kötü muamele olarak değerlendirilebilir. Kötü muamele Türk hukukunda Türk Ceza Kanunu 232 ve Türk Medeni Kanunu’nda 162. Maddede ele alınmıştır.
CEZA HUKUKUNA GÖRE KÖTÜ MUAMELEME SUÇU
Kötü muamele suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 232/1 ile aile içi şiddet cezalandırılmak istenmiştir. Aile içi kötü muamele 3 şekilde gerçekleşebilir. Fiziksel kötü muamele, cinsel kötü muamele ve psikolojik kötü muamele. Kötü muamele suçunun 231/1 uyarınca işlenmesi durumunda failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı işlenmesini ele alır. Bu durumda faile 2 aydan 1 yıla kadar ceza verileceği düzenlenmiştir. 232/2 uyarınca; failin, idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanması halinde faile 1 yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiştir.
TCK 232 aile içinde (ve aynı konutta) yaşayan kişilerin insan onurunu ve özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır.
Kötü muamele suçu, uzlaştırmaya bağlı bir suç olmayıp, uzlaştırma hükümleri bu suç tipi uygulanmaz.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Kötü muameleme suçunun yargılamasında görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olup yetkili yer suçun ilendiği yer mahkemesidir.
ZAMAN AŞIMI
Zamanaşımı süresi kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle re’sen göz önüne alınır ve 8 yıldır.
SANIĞIN EVE KUMA GETİRMESİ VE MÜŞTEKİYE KÖTÜ DAVRANMASI “KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU” OLUŞTURUR
“…Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir, Ancak; TCK’nın 232. maddesi yaralama, tehdit, sövme gibi Yasa’nın başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır. Hangi eylemlerin “kötü muamele” niteliğinde sayılacağı maddede açıklanmamış, yasa koyucu bu kavramı madde gerekçesinde “her türlü kötü muamele suçun oluşmasını olanaklı kılmaz kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir.” şeklinde tanımlamıştır….. ve …. duyguları ile bağdaşmayan, mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemlerin kötü muamele olarak kabulü gerekir. Somut olayda; sanığın eşi olan müşteki ile birlikte yaşadığı eve kuma getirmesinden sonra müştekiye kötü davrandığı, bu nedenle, müştekinin psikolojisinin bozulduğu, intihara teşebbüs ettiği, sanığın eve kuma getirmesi, kötü davranış ve tutum sergilemesi eyleminin bir bütün halinde sevgi ve merhamet duyguları ile bağdaşmayan, müştekiye ruhen zarar veren, mağdurda duygusal bozukluğa yol açacak boyuta ulaşan kötü muamele niteliğinde olduğu ve dolayısıyla sanığın üzerine atılı kötü muamele suçunun oluştuğu gözetilmeksizin, kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 13/02/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/23641 E. , 2017/1535 K.)
KÖTÜ MUAMELE VE AİLE HUKUKU
TMK 162 ile özel boşanma sebepleri arasındaki hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış düzenlenmiştir. Hangi eylemlerin kötü muamele olarak sayılacağı Yargıtay’ca belirlenmiştir. Özellikle, fiziksel şiddet, psikolojik baskı, aşağılama, hakaret gibi gurur kırıcı durumlar, evlilik birliğinin temelden sarsılması anlamına gelir ve bu durum mahkeme tarafından boşanma nedeni olarak sayılmaktadır
Eşlerden birinin diğer eşe kötü muamelesi veya onur kırıcı davranışta bulunması sonucunda fiziksel veya psikolojik zarar vermesi mağdur olan eşe boşanma hakkını tanımaktadır.
Kötü muameleye dayalı boşanma davasında, mağdur eşin bu iddialarını delillerle desteklemesi önemlidir. Mahkemece, kötü muamele veya gurur kırıcı davranış iddialarını değerlendirmeleri için tanık ifadeleri, sağlık raporları, yazılan mesajlar veya diğer somut deliller dikkate alınır. Evlilikte kötü muamele gören eşin yaşadığı mağduriyetin ispatlanması durumunda, hakim evlilik birliğinin temellerinin sarsıldığı varsayarak boşanmaya hükmedilebilir.
Kötü muamele yalnızca fiziksel bir hareketle meydana gelmek zorunda değildir. Eşin diğer eşe yaptığı psikolojik kötü muamele de , evlilik birliğinde ciddi sorunlara yol açan ve kişiyi duygusal açıdan tehdit eden bir durumdur. Psikolojik kötü muamele, fiziksel şiddet kadar dışarıdan fark edilmesi kolay olmayabilir ancak en az fiziksel şiddet kadar uzun ve derin izler bırakmaktadır. Psikolojik kötü muamele genellikle kişiyi kontrol etme, küçümseme, tehdit etme, hakaret etme, manipülasyon, yalnız bırakma veya duygusal ihmal şeklinde gerçekleşmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 12.02.2019, 2018/196 E., 2019/929 K.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı-karşı davacı kadının da birden fazla kez başkaları yanında ve ayrıca mesaj atmak suretiyle, eşine sen erkek misin, sen aynaya bakmıyor musun, kendini görmüyor musun, kuş beyinli, salak ve gerizekalı tarzı hakaretlerde bulunduğu ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, dosya kapsamına yansıyan hakaret ve aşağılamaların sıklığı ile içerikleri ve ağırlığı dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe onur kırıcı davranışta bulunduğu görülmekle, davacı-karşı davalı erkeğin de boşanma davasının (TMK m. 162) kabulü zorunlu hale gelmiştir.
KÖTÜ MUAMELEDE BULUNAN EŞİN AFFEDİLMESİ
Türk Medeni Kanunu madde 162/3 ”affeden tarafın dava hakkı yoktur” diyerek eşini affeden kişinin boşanma davası açamayacağını öngörmüştür. Affetme açık ve zımni olabilir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin son 6 aydır beraber oturmakta oldukları yer aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Aile hukuku sıfatıyla davaya bakmakla görevlidir.
DAVA AÇMA SÜRESİ
Boşanma davası açılmasına sebep olan olayın öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve herhalde sebebin doğumunun üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.
EŞİN KAPI KİLİDİNİ DEĞİŞTİRMESİ BOŞANMA SEBEBİ OLUŞTURUR
Eşin kapı kilidini değiştirmesi, hukuken ciddi anlam taşıyan bir eylem olabilir. Çünkü bu şekilde, eşin evden güvenliğinin engellenmesi veya evdeki kişisel ilişkinin kesilmesi amacıyla yapıldığı anlamına gelebilir.Bununla beraber eş bu durumda yalnızlaştırılmaya çalışılmış olmaktadır. Bu tür bir davranış, evlilik birliğini sarsan, kişiyi psikolojik olarak zor durumda bırakan ve eşe güven duymasını zedeleyen bir durumdur. Bununla beraber eşin diğer eşin rızası olmaksızın kapı kilidinin değiştirilmesi konut dokunulmazlığı ihlali anlamına gelmektedir. Bu tür davranışlar psikolojik baskı ve duygusal manipülasyon örneklerindendir.
Ev, içinde yarayan bireyler için güvenli bir alan olması gerekmektedir. eşlerin ortak yaşam alanında birinin diğerine yönelik hareketler sonucunda özgürlüğün kısıtlanması , diğer eşin evden dışlanması ve kişinin üstünde duygusal ve psikoloik stres oluşmasına neden olucak bir davranış şeklidir ve bu evlilik birliğinin temellerini zedeler. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi çerçevesinde, onur kırıcı davranış olarak kabul edilebilir ve zarar gören eş, bu kötü muameleye dayalı olarak boşanma davası açabilir.
Mahkeme, bu durumda mağdur eşin, kapı anahtarının değiştirilmesi gibi eylemlere dayanarak boşanma talebini değerlendirirken, yapılan davranışın kişiyi nasıl etkilediğini, evlilik birliğini ne ölçüde zedelediğini değerlendirecektir. Mağdur, bu tür bir kötü muameleyi tanık ifadeleri, yazılı belgeler ve diğer somut delillerle kanıtlayarak, kötü muamele nedeniyle boşanma talep edebilir.
Kötü muameleye maruz kalan eş boşanma talebinin yanı sıra maddi ve manevi tazminat isteminde de bulunabilir.
- Hukuk Dairesi 2020/6706 E. , 2021/611 K.
Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece davalı erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle davanın TMK 166/1. maddesi gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadın lehine tazminat ödenmesine hükmedilmiştir. Verilen karar, davalı erkek tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince; gerekçede düzeltme yapılmakla boşanma hükmü gerekçesi düzeltilmiş ve davalının sair itirazları esastan reddedilmiştir.
SONUÇ
Sonuç olarak, kötü muamele suçu hem aile hukuku hem de ceza hukuku alanlarında önemli sonuçlar doğuran bir ihlal türüdür. Aile hukuku açısından, kötü muamele sebebiyle evlilik birliğini sarsan bir neden olarak kabul edilmekte olup, boşanma davalarında tazminat istemine dayanak oluşturur. Ceza hukuku kapsamında ise, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü korumayı amaçlar ve bu doğrultuda caydırıcı yaptırım öngörerek toplumsal düzenin korunmasını sağlamaktadır.